Öncelikle koruyucu aile nedir onunla başlayalım. Koruyucu aile, maddi açıdan korunmaya muhtaç, barınmaya ihtiyaç duyan, ailesi tarafından çeşitli sebeplerle reddedilmiş ya da ayrılmış çocukların onlara bakabilecek nitelikte ve özveriye sahip aileler tarafından velayet ilişkisi olmaksızın bakımını üstlenme durumudur. Koruyucu aile kurumunu Türkiye’de İl ve İlçe Sosyal Hizmetler Müdürlüğü atamaktadır. Birçok sancılı süreç gerektiren ama sonunda güzel bir şeye kavuştuğunuz bu durumu gelin daha yakından inceleyelim.
Şunun farkını baştan belirlemekte fayda var. Türkiye’de koruyucu ailelik çok yaygın olmadığı için evlat edinme ile karıştırabilir. Koruyucu aile ve evlat edinme amaçları adına benziyor olsa da arada çok önemli bir fark var: velayet. Koruyucu aile olan kişi (veya kişiler) geçici veya sürekli olarak çocuğun bakımını üstlenir fakat aralarında hukuki bir sözleşme gerçekleşmez. Yani iki taraf da birbirlerinin mal, mülk, servet vb. konusunda hak iddia edemez. Koruyucu ailelik yapan kişi(ler) çocuğun bakımı, eğitimi, ihtiyaçları ve en önemlisi sevgi açlığını gidermekle yükümlüdür. Bu sözleşme sosyal müdürlükler ile aile arasındadır. Evlat edinme de ise evlat edinen ve çocuk arasında hukuki bir sözleşme yapılır, evlat edinilen çocuk tümüyle evlat edinen kişinin sorumluluğu altına verilir. Buna mal ve mülk gözetme de dahildir.
Eğer koruyucu aile olmak isterseniz bunun çocuk ve veli nezdinde birkaç şartı var. İlk olarak korunmaya muhtaç çocuk hakkında korunma kararı alınmış olması gerekir, yoksa o çocuğa koruyucu ailelik yapamazsınız. Korunma kararını alan yetkili kurumlar ise “İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü” ile “İlçe Sosyal Hizmet Şubeleri”dir. Yapılan incelemeler sonucunda çocuğun korunmaya muhtaç olduğuna kanaat getirilirse kararı çıkartmak için yetkili mahkemeye gidilir. Karar mercii “Asliye Hukuk Mahkemesi”dir. Korunma kararı 18 yaşını doldurmamış çocuklar için alınır. 18 yaşını doldurduktan sonra rızayla bu süre belli bir zaman uzatılabilir. Peki koruyucu aile olmak isteyen bireylerde aranan şartlar nelerdir? T.C vatandaşı olmak, Türkiye’de ikamet etmek ve düzenli bir gelirin olması ilk aranacak şartlar arasındadır. Bu durum için konmuş en güzel şart ise kişinin okur-yazar olmasıdır. Eğer kişi T.C vatandaşı olup Türkiye’de sürekli yaşıyor olsa bile okur-yazar değilse koruyucu ailelik yapamaz. Şahsım adına bunun çok güzel bir ön şart olduğunu belirtmem gerekir. Çünkü okur-yazar olmayan kişi veya kişilerin çocuğun eğitimine, görgüsüne, ahlak gelişimine ne surette önem vereceği tartışılır ve asıl amaç çocuğun vatana millete hayırlı bir çocuk olarak yetişmesi olduğu için bu yeterli değil gerekli bir koşuldur. Koruyucu aile olmak için koyulan yaş sınır aralığı 25-65 olsa da çocuk ile koruyucu aile olacak kişi arasında ebeveyn-çocuk ilişkisi kurulması için belli bir yaş aralığı aranır. Pek tabii uzmanlar koruyucu aile statüsünde olacak bireylerin yaşadığı çevreyi, çocuğa yaklaşımındaki tutum ve davranışlarını, kişilik özelliklerini de ön planda tutarak bu seçimi yapmaktadırlar.
Son olarak ülkemizin deprem felaketiyle yaşadığı hazin durumlar sebebiyle birçok çocuğumuz korunmaya ve bakılmaya muhtaç hale gelmiştir. Durumun hassasiyeti sebebiyle koruyucu ailelere şuan daha çok ihtiyaç vardır. Fakat böyle acı bir senaryo ile anne-babasını kaybeden çocukların psikolojisini de göz önünde bulundurarak koruyucu aileliğe başvurmak gerekir. Çünkü o çocuklar şimdi daha çok sevgiye, şefkate ve merhamete muhtaçtır ve gerçekten yapabilirim diyen aileler koruyucu aileliği seçmelidir. Eğer kendinizde o potansiyeli görüyorsanız lütfen başvurmaktan çekinmeyin. Prosedürün uzunluğu aileye bıkkınlık vermek için değil çocuğun iyi bir yere yerleşip büyütüldüğünü anlamak içindir. Lütfen pes etmeyin. Şuan bu çocuklarımızın herkesten çok size ihtiyacı var.