Koruyucu aile, T.C sınırları içinde sürekli ikamet eden, Türk vatandaşı olan ve ekstra istenen birkaç koşulla birlikte korunmaya muhtaç çocuklar için atanan “profesyonel” bir kurumdur. Türkiye’de pek yaygın olmayan bu kurum evlat edinmeyle karıştırabilir. Evlat edinmenin bilinirliği ne kadar yaygın olsa da daha çok sorumluluk gerektirir bu sebeple son zamanlarda koruyucu ailelik de ülkemizde yaygınlaşmaya başlamıştır..
Evlat edinmenin sorumluluğu daha çok desek de buradan koruyucu ailelik çok kolay gibi bir anlam çıkmasın. Hukuki birkaç prosedür dışında bakım şartları ve gösterilen özen tamamen aynıdır. Başvuru süreci biraz sancılı geçse de sonunda kavuştuğunuz değer paha biçilemez.
Devlet herkesi doğal olarak koruyucu aileliğe atamıyor, bunun için çok sıkı şartlar ön koşuyor ve uzun araştırma süreçlerine tabii tutuyor. Bunun asıl amacı ise çocuğun yetişeceği çevrenin üzerinde bırakacağı pozitif etkileri maksimuma çıkarmak.
Koruyucu ailelik genelde biyolojik anne-babasından bir sebeple ayrılmış ya da ayrılmak zorunda kalmış çocuklara veriliyor. Yani eğer koruyucu ailelik yaptığınız çocuk bir şekilde sonradan anne-babasını görmek isterse buna mani olmamalısınız. Bu kanunda da açık bir şekilde belirtiliyor.
Çocuk için en önemli şey büyüdüğü çevrede kabul görebilecek olması. Yetiştirecek anne-baba çocuğu kendininmiş gibi benimsemesi, onun için her türlü fedakarlığı yapması ve bunu çocuğa hissettirmesi ve en önemlisi sevgiyle büyütebilmesi çocuğun psikolojik gelişimi açısından büyük önem arz ediyor.
Yukarıda da bahsettik, koruyucu ailelik profesyonel bir kurumdur. Çocuğu alayım, yanıma koyayım, besleyeyim-büyüteyim ile olmuyor maalesef. Koruyucu ailelik yapacağınız çocuğa kendi çocuğunuzmuşçasına bakmak, ilgilenmek ve en önemlisi çevrenizin olası yaralayıcı sözlerine karşı onu koruyabilmek koruyucu ailelik yapacak kişinin “Profesyonellikte ne kadar etkili?” şeklinde tartılmasını gerektiriyor. Çünkü bu, herkesin göğüsleyebileceği bir şey değil ne yazık ki.
Koruyucu aileliği çocuğu olmayan kişiler de tercih ediyor, çocuğu olanlar da. Bu yüzden eve gelecek yeni bir yüz, yeni bir kişiliği diğer çocuklarınıza kabul ettirmek, aralarına almasını sağlamak ve benimsetmek de sizin görevleriniz arasında yer alıyor. Özellikle aralarındaki dengeyi sağlayabilmek, sizin yaklaşımınız ve tutumunuz büyük önem arz ediyor. Eğer kendi çocuğunuzu ufak da olsa (k)ayırıyormuş gibi görünürseniz, bu konuda en hassas olan çocuğumuzu en derinden yaralayabilirsiniz. Kızacaksanız ikisine de kızın, sevecekseniz ikisini de sevin, değer verirken ikisine de aynı oranda değer verin.
Ülkemizdeki yanlış algılardan bir diğeri de şu: koruyucu ailelik yapacağım çocuk, küçük olsun ve kız çocuğu olsun. Öncelikle bu ön yargıdan kurtulmak ve olaya daha geniş açıdan bakmak gerek. Çocuk kız da olsa erkek de olsa, 2 yaşında da olsa 10 yaşında da olsa o hala çocuk, ve size ihtiyacı var. Arama motoruna yazdığınızda bu iplerden kurtulmuş, ön yargıları kırmış ve en sonunda başkalarına vesile olmak için dernek bile açmış insanların hikayesine şahit olacaksınız. Hepsinin farklı hikayeleri olsa da birleştikleri nokta aynı: koruyucu ailelik.
Bu konudaki tepkiler en başta okumuş-okumamış fark etmeksizin çevremizdeki insanlardan geliyor. Alışılmışın dışında olması sebebiyle karşıdaki kişiye uyarılarda bulunması bir noktaya kadar anlaşılabilir olsa da, ön yargıları kırmak ve kabullenmelerini sağlamak zorlu bir süreç haline gelebiliyor. Bu yüzden böyle bir şeye adım attığınızda sabırlı olmak en önemli yapıtaşlarından biri.
Eğer koruyucu aile olmak isterseniz ilk önce şunu düşünün: ben bir çocuğa dünyasını vereceğim, o benim dünyam olabilecek mi? Eğer bir soruya cevabınız evet ise zorlu prosedürlere yılmadan göğüs gerin ve dünyanın en güzel hissini tatmaya hazır olun.